Posted by 2024 yılının Ağustos ayı, 1991-2020 referans ortalamasının 0,71 derece üzerine çıkarak kaydedilen en sıcak ağustos ayı oldu. 2024 yazının genel sıcaklık ortalaması ise 1991-2020 ortalamasını 0,69 derece, Haziran–Ağustos 2023’teki rekoru ise 0,66 derece geçti. Bu veriler, 2024 yazını küresel ölçekte tarihteki “en sıcak yaz” olarak kayda geçirdi.
“EN SICAK YAZ”
Aynı zamanda Avrupa’da da 2024 yazı, 1991-2020 ortalamasının 1,54 derece üzerine çıkarak, 2022’deki önceki rekoru 1,34 derece aşarak “en sıcak yaz” olarak kaydedildi. Bu sıcaklık artışları, özellikle güney ve doğu Avrupa’da ortalamanın oldukça üstünde seyretse de, bazı bölgelerde ortalamanın altında kaldı. İrlanda, İngiltere’nin kuzeybatı kesimleri, İzlanda, Portekiz’in batı kıyısı ve Norveç’in güneyinde sıcaklıklar daha düşük seviyelerde seyretti.
Avrupa dışında, Antarktika’nın doğusu, Teksas, Meksika, Kanada, Afrika’nın kuzeydoğusu, İran, Çin, Japonya ve Avustralya gibi bölgelerde sıcaklıklar ortalamanın üzerinde kaydedildi. Buna karşılık, Rusya’nın doğusu, Alaska, ABD’nin doğusu, Güney Amerika’nın güneyi, Pakistan ve Sahel bölgesi gibi yerlerde ise sıcaklıklar ortalamanın altında kaldı.
2024 yazında Avrupa’nın batı ve kuzey bölgeleri ortalamadan daha yağışlı geçerken, Akdeniz bölgesi ve Avrupa’nın doğusu daha kuru koşullar yaşadı. Bu, çeşitli bölgelerde ciddi kuraklık ve su kıtlığı sorunlarına yol açtı.
“DAHA YIKICI SONUÇLAR DOĞURABİLİR”
Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Müdür Yardımcısı Samantha Burgess, yaşanan sıcaklık artışlarının endişe verici olduğuna dikkat çekerek, “Son üç ayda, dünya en sıcak haziran ve ağustos aylarını, kayıtlardaki en sıcak günü ve kayıtlardaki en sıcak yazını yaşadı. Bu rekor sıcaklıklar dizisi, 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olma olasılığını artırıyor” dedi.
Ayrıca, sera gazı emisyonlarının azaltılması için acil önlem alınmaması durumunda, bu yaz görülen sıcaklıkla ilgili aşırı olayların daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
Copernicus’un raporunda, 2024’ün kayıtlardaki “en sıcak yıl” olma olasılığının giderek arttığı ifade edildi. Uzmanlar, bu olasılığın gerçekleşmesinin, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik hedefleri açısından kritik bir uyarı niteliğinde olduğunu vurguluyor.